Lykia Edrassa Hotel - Adrasan

An Adrasan Story- Yeşim Şahin

Once upon a time, there was a place called Adrasan with sweet sitting places in the river... I can't describe how much it gives you peace and joy to eat your lunch and dinner in the river. Your littlest guests are hungry but too sweet ducks. They are too funny that they hit the wooden sitting places in the river slightly to get a piece of bread from you, it's their biggest prize. They do it probably because they are also aware of the delicious meals of Lykia Edrassa Restaurant like the customers of Lykia. By the way I really recommend Çupra fish with laurel leaves, organic butter and garlic and also you will not forget the taste of the hot, delicious meat, chicken, shrimp stews. If you stay in the hotel as half board, every night a different kind of grill (chicken,meat,fish) will be served to you, next to the days's soup, starters, salad and day's dessert/mix fruit plate.

www.hatunca.net editor Yeşim Şahin's full article about our hotel and Adrasan :

Akdeniz'de kendini güneşe ve yıldızlara saklamış, dağların arasına muzurca gizlenmiş, el değmemiş koylardan Adrasan. Adrasan’da sadece huzur, rahatlık ve muhteşem bir doğa var.

Burada gürültü patırtı ve sadece eller havaya eğlenceleri arıyorsanız pek yaklaşmayın. Dağların arasından geçen yollar sizi mis gibi kekik ve çam ağaçlarının kokusu arasında Antalya’dan 1 saatlik yolculuk ile Adrasan ile buluşturuyor. Öyle bir an ki ilk karşılaştığınızda burada böyle bir cennetin varlığından haberdar olduğunuz için kendinizi seçilmiş hissediyorsunuz. Evet Adrasan’ı yaşamak ve buradaki mutluluğu paylaşma şansını yakalamış 3-5 kişiden biri sizsiniz. Küçük şirin Adrasan otellerinin, pansiyonlarının arasında istediğiniz seçimi yapmak sizin. Derelerin denizle buluştuğu güneşin ılık meltemle seviştiği güneşin dans ettiği Lykia Edrassa’dayım.

Ayak bastığım ilk andan itibaren kendimi evimde hissettiğim ve her yerde görmeyi unuttuğum güler yüzle karşı karşıyayım. Arabadan indiğim anda yanımda beliren ev sahiplerimiz. 8 bungalov arasında Portakal 5’e yerleştiriyorlar hemen. Hepsi meyve isimleri taşıyor ve hepsi birbirinden farklı. Sıcacık, şirin ve en küçük detayların bile düşünüldüğü bir odacık. Odacık diyorum çünkü öyle şirin ki renklerin sıcaklığı hemen sarıyor. Her zaman karşılaştığım kanımı emen sivrisineklerle burada karşılaşmamam; Hüseyin Bey’in odaların minik ahşap camlarına taktığı sinek engelleyici tüllerden olsa gerek.

Heyecan içinde etrafı keşfetmek istiyorum. Adrasan Olimpos ve Çıralı’ya 7 km uzaklıkta olmasına rağmen bir kez olsun oralara gitmek istemiyorum. Burada inanılmaz mutluyum. Odamdan deniz 250 adım mesafede. İnanılmaz ama gerçek. Çocukken yaptığım gibi adımlarımı saydım. Odamdan çıktığım anda çıplak ayakla çimlerden denize doğru ilerlemek müthiş. Hele kumsalda taşların arasında deniz kabukları toplamak başka bir keyif.

Gece ve gündüz dere üzerinde yemek keyfi öyle güzel ki. Minik misafirleriniz hiç doymayan ördekler. Öyle komikler ki gagalarıyla ahşap adacıklara (kalanlar yemek ve dinlenme köşkü diyor) vurup ekmek vb istiyorlar. Eh onlar da Lykia Edrassa'nın lezzetlerinin farkında. Çupranın defne yaprağı, tereyağ, sarımsak ile harmanlanışı ve sıcacık leziz güveçler damaktan gitmeyecek tatlar. Her gece farklı bir ızgara lezzeti.

Etraftaki çocuklar burada öyle mutlu ki, ördeklere geçen gün süt bile içirdiler. Bazı minikler sabahları tavukların peşinde bazıları yumurta topluyor bazıları da ağaçların üzerindeki localarda oynuyor. Kimse hamak için kavga etmiyor. Herkes kendine bir köşe bulmuş keyif içinde tadını çıkarıyor. Horozlar ve tavuklar uyandırma servisi olarak görev yapıyor. Burada herkesin mutlu olması için görevi var sizin göreviniz ise dinlenmek ve huzurun tadını çıkarmak.

Yaşadığım beş günde arındığımı ve İstanbul’a döndüğümde karşılaşacağım gürültü. Trafik ve karmaşayı hiç istemediğimi biliyorum. Biliyorum buraya doyamadım ve ilk fırsatta burada olacağım.

Yıldızlarla selam göndereceğim güneşle yeniden sende buluşacağım Adrasan.